🚩Korku ve kaygının bilinçaltı kaynaklı üç temel neden olduğunu aktarmakta Dr Friedemann Schaub. Korku ve kaygının üstesinden gelebilmek için kök nedene inilmesi gerektiğini belirtiyor. Kök nedenler arasında en çok karşılaşılan durumların içsel çatışmalar, depolanmış duygular ve sınırlayıcı inançları nasıl ele aldığımıza bakmamız gerektiğini söylüyor.
✨Korku ve Kaygı Çözümleri kitabında değişim için beş ilkeye dikkat çekiliyor.
1- Farkındalık,
2- Esneklik,
3- Seçimler,
4- Gerçekleştirme
5- Yeniden düzenleme
Bilinçaltında depolanan korku ve kaygıyı serbest bırakmak için bu süreç iç huzuru, artan enerji ve iyileştirilmiş sağlık için güçlü bir yöntem. https://www.youtube.com/watch?v=VnarNqhj0cA
🌟Bu aşamada korku ile kaygı arasındaki farkı belirtmekte faydalı olabilir. İnsanın bedensel ve ruhsal varlığını tehlikede görmesi sonucu yaşadığı huzursuzluk kişide korku ve kaygıya neden olur. Yaşamı tehdit eden gerçek tehlike karşısında hissedilen duygu korku olarak adlandırılmaktadır. Nedeni belli olmayan, ortada hiçbir somut tehlike olmamasına karşın kişinin yaşadığı huzursuzluk, tedirginlik hali ise kaygı (anksiyete) olarak adlandırılmaktadır.
✴️Anksiyete 21. Yüzyılın bulaşıcı hastalığıdır. Amerika da yapılan bir araştırmaya göre 18 yaş üzeri yetişkinlerin yüzde 20’si yani 50 milyondan fazla insan anksiyete belirtileri göstermektedir.
❗Bizim yaşadığımız felaketin sarsıcı kahreden sonuçlarının etkisi, sadece yakalananları değil, buna şahit olan herkese şu sıralar hem korkuyu hem de kaygıyı aynı anda yaşatmakta.
📂Bilinçaltımız bizim doğuştan gelen potansiyelimize erişmenin anahtarıdır. Aynı bilinçaltı sağlığımıza ve mutluluğumuza zarar veren korku ve kaygı duygularını da yaratır. Bilinçaltından ayrılmanın bir yolu yok ancak, bazı durumlarda bilincimiz ve bilinçaltımız arasında bir bağlantı kopması durumu var.
🔃Genelde, duyguları bilinçaltımızın bizimle iletişim kurmaya çalışması şeklinde anlamak yerine, korku kaygı gibi olumsuz olarak algıladığımız kusurlar ve zayıflıklar gibi üstesinden gelmemiz yönetmemiz gereken duygular olarak yorumlarız.
⚫Sonuç olarak olumsuz duygular yeterli düzeyde belirlenmediği için bilinçaltımızda birikerek çoğalır ve sonunda daha büyük duygusal ve ruhsal zorluklara neden olur. Bilinçaltımızı bir rehber olarak kullanmayı ve onunla birlikte ve onunla birlikte çalışmayı bir kenara bırakıp, gerçek problem olan bilinçaltımızı nasıl dinleyeceğimizi ya da onu duygularımızla nasıl görebileceğimizi öğrenmemiz gerekiyor.
Søren Kierkegaard’ın bu konuya yaklaşımı ⬇️
Tony Robbins’in önerileri ⬇️
Comments